Sakisler Diyarı ('Sefam olsun' bölüm I)

~ irigitte fardot , 2/24/2011 6:42 ÖS

Bir ara aşağıdakileri yazmışım sonra ansızın kalemi elimden bırakmışım. Bi gün bölüm II de yayınlanır elbet:

Yunan'ı dünyanın en hedonist insanı ilan ediyorum. Ayrıca bir Yunan dünyalara bedel.

Çok çalışırsan çok yorulursun. Gereksiz. O yüzden çözmüşler, az çalışıyorlar. Bak tembeller demiyorum, bilerek ve isteyerek az çalışıyorlar. Kendilerine vakit ayırıyorlar. Çalışmaktan arta kalan vakitlerinde yiyip içip eğleniyorlar. Bak boş vakitlerinde demiyorum, çalışmaktan arta kalan vakitlerinde diyorum. Boş değil ki o vakitler. Bilakis, hepimizinkinden dolu.

İnsanları 'kaliteli zaman' geçirmek istiyorlar diye suçlayamazsın. Kalkıp da ekonomik krizi bu isteğe bağlarsan bozuşuruz. At gözlüğün var derim. At o gözlükleri derim. Demezsem kaçırılmışımdır, eterle bayıltılmışımdır. Dememiş değil, diyememişimdir.

Ben 1:30'tan, 2:00'den sonra iş göremediğimiz hastaneleri, bankaları, bilimum devlet dairelerini ne yılların tradisyonel siestasıyla ne de cankardeşlerimin hedonizm parçacıklı sefam olsunculuğuyla açıklarım. Bu yönetimsel bir bozukluk ve eksikliktir. Evet evrak işleri Türkiye'dekinden bile yavaş ilerliyor ama hayır; benden daha çok uyuyorlar (+ 45 dk ~ 1 sa) ve daha zinde kalıyorlar, kalp krizi geçirme riskleri de benimkinden daha az diye değil bu.

Hem bi dakika, hemen ayağı fırlayıp karşılaştırma yapmayalım, üzülürüz. Çok ciddiyim. Türkiye'deki hangi üniversite günde 2 öğün yemeği bedavaya veriyor öğrencisine? Hangi üniversite envai çeşit dans kursunu, yogasını, pilatesini ve benzerlerini ücretsiz sunuyor? Yaaa, işte.

+watch

~ irigitte fardot , 2/12/2011 7:03 ÖS

"(...) I know it from my experiences that I always link looking and being looked at with some famous scenes from certain movies. I even make my own movie while I'm seeing and being seen. (...) When I think of all those scenes, one stands out the most. It's the scene when I'm walking down the subway corridor to take the train. Most of the time, if there's not much to worry about in my mind, I'd be walking straight, confident –even if I'm not, at times– my eyes forward, chin up. I'd feel like I'm on a special mission and I'm kind of saving the world there. Somehow, the way to save the world is to look good to the eyes of the others. I feel like I have to make that scene worth watching. (...)"

from the paper I wrote for the Introduction to Visual Culture class last semester, on scopophilia.