yürüme

~ irigitte fardot , 11/17/2010 9:10 ÖÖ

Anlatamamaktan muzdaribim. Ama anlatacak yolu, yolları arıyorum. Ya ben o yollara çıkıcam, ya o yollar bana çıkıcak. Yaptığımda ben dahil kimsenin 'ah, yaptı' deme şansı olmayabilir. Yaptığımdan kimsenin haberi de olmayabilir. Nasılını bilmiyoruz ki. Belki bir kırmızı bir maviyle anlatıcam. Belki bi kekle, pastayla. Belki anlattıklarımı bi müzik aletinden dinleyeceksin. Belki Castalian Spring bana şiir yazdıracak. Belki çocuk yapıcam. Veya tanımadığım insanlarla konuşucam bilmediğim yerlerde, dünyayı dolaşıcam. 

Yapınca görücem. Paylaşıcaz neyimiz varsa. N'aparsam yapayım ellerime iş düşücek. Ayaklarımdan söz etmiyorum bile. Zihnim? O hazır. O işi daha başlamadan saymak taraftarı değil. Nasıl, nerden gelirse uyar ona. Kalbim? O trende. Gece treninde. Yolculuktaymış hep de ben bilmezmişim. Mutlu.

Tek düzelik beni öldürürdü biliyorum. Sürekli bir beklenmediklik ve fazla değişim de. Şanslıyım, düzenli aralıklarla düzensizlikten geçiyor yolum. Değişiyor bir şeyler ufak ufak. Hep burada kalmak da amansız hastalığa yakalanma nedeni olurdu. Geziyorum. Değişmesini istemediklerim cebimde hep. Üstümü değişsem de eski cepten çıkıp yeni cebe giriyorlar. Karavan gibiyiz. Geziyorsun ama aynı yatağa yatıyorsun. (Bu şahane benzetmenin kredisi beslendiğim yüzlerce kaynaktan birine, tatlı bir Kardit’e gidiyor. Harikasın sen. Bildiğini biliyorum ama bunu sana ben de söylemeliyim.)

Music in Social Movements dersim içimdeki şelaleye eklenen yağmurlu ve gökgürültülü hava vazifesi görüyor. Öğrendiklerimi paylaşmak isterim aslında. Defterimi de alıp geleyim buraya bir ara.
“Hiçbi şey bitmez hiçbi şey ölmez, hiçbi şey sonlanmaz, yok olup da kül olmaz. Umudum senleyken yitmez, her görüşte yeniden aşktır bu belki.” Hı? Söyle bana, seni nasıl daha çok sevebilirim? 
-
ancak arada bir gerçekten yaşayacaksın:
duygusal olarak "unutulmaz bir an" denen
yaşam aralıklarından birinde, tam kendin olarak,
tam kendisiyle yüzyüze geldiğin bir başka kişiyle
birlikte, bir şey yaşadığında (bir sevinç, bir acı...)
-- o zaman gerçekten yaşarsın.

ama bu "an"ları son derece seyrek yaşarsın
(kimi insanlar --çoğunluk?-- bunları hiç yaşamaz
belki); son derece de kısa... gene de, bunların sağladığı
anlam yoğunluğu, yaşamının bütün geriye kalan
çölünü yeşertmeye yetecek.

-

yaşadıkların yitmeyecekler - yaşayacaklar
bir şeyleri yaşamışsan, gerçekten yaşamışsan
onları yitiremezsin artık - istesen bile istemesen bile, yaşar artık onlar
yaşadıklarınsın
yaşamın, bütün yaşadıklarını yitirip, yeniden kazanmanın süreci olacak - hep yeniden yitirip, hep yeniden kazanmanın süreci


de ki işte, Oruç Aruoba